Maalesef mesafeler.. Kızımdan tam 1 haftadır ayrıyım ama sanki bu süre 1 ay gibi geldi bana.. Ve maalesef daha 17 gün var.. Uzun zamandır içimden yazmak da gelmedi hiç.
Kızım babasıyla Türkiye'ye gitti. Gitmeli miydi emin değilim aslında... Belki bana karşı bencillik yapanlar kadar bencil olabilseydim şu anda kızım yanımda olurdu.. Ama aslında her sey onun mutlu olması içindi. Çok özlediği kuzenlerini ve teyzelerini bir arada görebilecekti. Hem de benden daha uzun bir tatil yapacaktı. Bu anlamda iyi olmadı mı evet oldu.. Ama bazen de gönderdiğim için kendime kızmıyor değilim.. Neyse bu derin bir konu..
Daha önce de bahsetmiştim kızım okulda kutlanan her doğum gününde benimki ne zaman kutlanacak diye ağladığından, öğretmeniyle konuşup gitmeden önce bir doğum günü yapmaya karar vermiştik. Aslında öğretmeni doğum günü yerine hoşça kal partisi yapmayı teklif etmiş ,ama ben doğum günün onu daha çok mutlu edeceği düşündüğümü söylemiştim.. Sonra konuştuğum bir kaç kişi daha doğum gününü erken kutlamanın Almanya'da pek hoş karşılanmadığını, kötü şans getirdiğine inanıldığını anlatınca bu fikirden vazgeçtim. Demek ki öğretmeni de bu sebepten istememişti.. Parti gününden bir gün önce Elvin'i zor uyuttuk.. Yarın saçını nasıl yapacaktı ,ne giyecekti, elbise giymemeliydi çünkü zaten okulda prenses elbisesi giyecekti ve kötü durabilirdi ,kimle dans edecekti ,masasına kimi oturtacaktı........ Düşündü durdu bunları :)
Sabah hazırlanıp gitti okula.. Biz de bir saat sonra arkasından pastaları götürdük.Gittiğimizde prenses elbisesini giymiş,tacını takmıştı..O an Elvin'in okulda doğum günü yapmayı neden bu kadar çok istediğini anladık :)) Çünkü o gün dünya parti çocuğunun etrafında dönüyordu. Onun istediği şarkılar söyleniyor,onun istediği oyunlar oynanıyordu. Hatta el yıkamaya giderken oluşturulacak sırayı bile o belirliyordu.. Tam Elvin'in tarzı.. :))
Tabi Elvin bizi okulda görmekten memnun olmadı her zamanki gibi..Anne hadi gidin dedi durdu. Galiba bir tek biz orda olduğumuz için diğer arkadaşlarının yanında bebek gibi görünmek istemedi :))
Minnet rica biraz kalıp fotoğraf çektik. Ama asıl merak ettiğimiz Elvin'in masasına kimi oturtacağıydı.. Neden önemliydi? Çünkü Elvin'in arkadaşlık ilişkilerine bakış açısını anlatıyordu aslında bu. Elvin mutfakta hazırlanırken Linda ve Valentina gelip Elvin'in masasına oturdu. Bu çok normal bir durumdu çünkü onlar Elvin'in en yakın arkadaşlarıydı. Ama daha sonra öğretmeni mutfağa gidip Elvin'e masasına kimi oturtmak istediğini sordu. Melina ve Amelie mi??? :))) Tamam Melina 'da iyi arkadaşı ama Amelie de nerden çıktı :) Bi önceki gece bunun ipucunu vermişti aslında Melina birinin doğum gününde ağlamış ve buna üzülmüş benim güzel kızım :( Tabi öğretmen Valentina ve Linda'yı kaldırıp Melina ve Amelie'yi oturtunca masaya bu kez de diğerleri üzüldü haklı olarak.. Hiç birimizin Elvin'den beklemediği bir hamleydi bu :)
Neyse bir kaç şarkı ve oyundan sonra biz ayrıldık..(Elvin'in sürekli kaş göz tacizlerinden dolayı yani :))
Bu arada Elvin'in öğretmeni ilk gittiğimde Elvin bugun biraz üzgün görünüyor dedi..Elvin'e sordum anne rüyadayım sanki,ben mutluluktan ağladım sabah dedi :))))
Allah'ım ya gören de bu kıza hiç sevgi göstermiyoruz sanacak ...
Tabi Elvin'in veda partisiyle benim de ağlama sezonum açılmış oldu :( Bir gün sonrasında öğretmeni hava çok sıcak olacak,suyla oynayacağız Elvin'e yedek kıyafet ve güneş kremi getirin dedi. Ben de öyle yaptım.. Meğerse herkes bikinisiyle,mayosuyla gitmiş :(( Elvin kalmış öyle.. Öğretmeni de belki dinen bir sakıncası olduğunu düşündüğümüzü düşünerek üstündeki elbiseyi bile çıkaramamış haklı olarak.. Velhasıl kelam Elvin suyla oynayamamış :((( Ben okula girer girmez Elvin üzerime doğru koşup sinirli sinirli ağlamaya başladı.. Bir yandan da bana söylenip duruyordu.. Diğer çocukları öyle görünce eyvaaah demiştim zaten. Sonra öğretmeni geldi durumu anlattı.. Evet yine bir iletişim problemi yaşamıştık..Ben öğretmene ben sizin mayo istediğinizi anlamadım deyince "aa evet doğru kelime bu " dedi.. Evet doğru kelime mayoydu ve o bu kelimeyi kullanmamıştı.. Neyse Elvinin elbisesi çıkarıp son su oyununa yetiştirdim :)) Sonra da Fransada gittiğimiz alışveriş merkezinin dışındaki fıskiyeye girip günün acısını çıkardı :)))
Son gün çok kötüydü... Daha Elvin'i almak için bahçeye girer girmez gözlerim dolmaya başladı.. Sonra sınıfa çıktık Bianca'yla vedalaşmaya.. Bianca Elvin'e sarılıp ağladı,ben Bianca'ya sarıldım ağladım, sonra Elvin bahçeye inip Jasmin'le vedaşlaştı Jasmin ağladı,o arada yukarıya Melina'nın annesi geldi onla sarılıp ağlaştık.. Kısacası ağladık da ağladık.... Bianca lütfen geri gel dedi Elvin'e..Çünkü buraya dönüp dönmemizin Elvin'in kendini nasıl hissettiğiyle alakalı olduğunu biliyordu..
Ertesi gün tam market alışverişine çıkıyorduk arabaya bindik ki kapının önünde bisikletle Helina'yı gördüm.Hemen durduk ve indim arabadan. Elvin'e bir hediye almış ve hoşça kal demek istemiş :(( Ne kadar ince bir davranış :( Sonra bana sarıldı ve lütfen geri dönün dedi.. Burası Elvin'in eğitimi ve geleceği için çok daha iyi ve burda GÜVENDESİNİZ.. İşte bu son cümle beni bitirdi.. Başladım yine sarılıp ağlamaya.. Ülkemden binlerce km ötede daha bir kaç önce tanıştığım biri beni kendi ülkemden korumaya çalışıyordu.. Ne ara bu hale gelmiştik biz.. Diyecek hiç birsey bulamadım.. Sadece en yakınımdaki insanların beni umursamadığı buaralar birinin bizim için endişeleniyor olması mutlu etti beni.. Tabi sadece mutluluk değildi hissettiğim; hüzün,özlem,acı,sitem... Hepsini aynı anda yaşadım..
Evet kimse benim kardeşten ötem olmadı belki ama,kardeşten daha çok düşünen arkadaşlar edinebilmiş olmanın sevincini yaşadım...
Kızım babasıyla Türkiye'ye gitti. Gitmeli miydi emin değilim aslında... Belki bana karşı bencillik yapanlar kadar bencil olabilseydim şu anda kızım yanımda olurdu.. Ama aslında her sey onun mutlu olması içindi. Çok özlediği kuzenlerini ve teyzelerini bir arada görebilecekti. Hem de benden daha uzun bir tatil yapacaktı. Bu anlamda iyi olmadı mı evet oldu.. Ama bazen de gönderdiğim için kendime kızmıyor değilim.. Neyse bu derin bir konu..
Daha önce de bahsetmiştim kızım okulda kutlanan her doğum gününde benimki ne zaman kutlanacak diye ağladığından, öğretmeniyle konuşup gitmeden önce bir doğum günü yapmaya karar vermiştik. Aslında öğretmeni doğum günü yerine hoşça kal partisi yapmayı teklif etmiş ,ama ben doğum günün onu daha çok mutlu edeceği düşündüğümü söylemiştim.. Sonra konuştuğum bir kaç kişi daha doğum gününü erken kutlamanın Almanya'da pek hoş karşılanmadığını, kötü şans getirdiğine inanıldığını anlatınca bu fikirden vazgeçtim. Demek ki öğretmeni de bu sebepten istememişti.. Parti gününden bir gün önce Elvin'i zor uyuttuk.. Yarın saçını nasıl yapacaktı ,ne giyecekti, elbise giymemeliydi çünkü zaten okulda prenses elbisesi giyecekti ve kötü durabilirdi ,kimle dans edecekti ,masasına kimi oturtacaktı........ Düşündü durdu bunları :)
Sabah hazırlanıp gitti okula.. Biz de bir saat sonra arkasından pastaları götürdük.Gittiğimizde prenses elbisesini giymiş,tacını takmıştı..O an Elvin'in okulda doğum günü yapmayı neden bu kadar çok istediğini anladık :)) Çünkü o gün dünya parti çocuğunun etrafında dönüyordu. Onun istediği şarkılar söyleniyor,onun istediği oyunlar oynanıyordu. Hatta el yıkamaya giderken oluşturulacak sırayı bile o belirliyordu.. Tam Elvin'in tarzı.. :))
Tabi Elvin bizi okulda görmekten memnun olmadı her zamanki gibi..Anne hadi gidin dedi durdu. Galiba bir tek biz orda olduğumuz için diğer arkadaşlarının yanında bebek gibi görünmek istemedi :))
Minnet rica biraz kalıp fotoğraf çektik. Ama asıl merak ettiğimiz Elvin'in masasına kimi oturtacağıydı.. Neden önemliydi? Çünkü Elvin'in arkadaşlık ilişkilerine bakış açısını anlatıyordu aslında bu. Elvin mutfakta hazırlanırken Linda ve Valentina gelip Elvin'in masasına oturdu. Bu çok normal bir durumdu çünkü onlar Elvin'in en yakın arkadaşlarıydı. Ama daha sonra öğretmeni mutfağa gidip Elvin'e masasına kimi oturtmak istediğini sordu. Melina ve Amelie mi??? :))) Tamam Melina 'da iyi arkadaşı ama Amelie de nerden çıktı :) Bi önceki gece bunun ipucunu vermişti aslında Melina birinin doğum gününde ağlamış ve buna üzülmüş benim güzel kızım :( Tabi öğretmen Valentina ve Linda'yı kaldırıp Melina ve Amelie'yi oturtunca masaya bu kez de diğerleri üzüldü haklı olarak.. Hiç birimizin Elvin'den beklemediği bir hamleydi bu :)
Neyse bir kaç şarkı ve oyundan sonra biz ayrıldık..(Elvin'in sürekli kaş göz tacizlerinden dolayı yani :))
Bu arada Elvin'in öğretmeni ilk gittiğimde Elvin bugun biraz üzgün görünüyor dedi..Elvin'e sordum anne rüyadayım sanki,ben mutluluktan ağladım sabah dedi :))))
Allah'ım ya gören de bu kıza hiç sevgi göstermiyoruz sanacak ...
Tabi Elvin'in veda partisiyle benim de ağlama sezonum açılmış oldu :( Bir gün sonrasında öğretmeni hava çok sıcak olacak,suyla oynayacağız Elvin'e yedek kıyafet ve güneş kremi getirin dedi. Ben de öyle yaptım.. Meğerse herkes bikinisiyle,mayosuyla gitmiş :(( Elvin kalmış öyle.. Öğretmeni de belki dinen bir sakıncası olduğunu düşündüğümüzü düşünerek üstündeki elbiseyi bile çıkaramamış haklı olarak.. Velhasıl kelam Elvin suyla oynayamamış :((( Ben okula girer girmez Elvin üzerime doğru koşup sinirli sinirli ağlamaya başladı.. Bir yandan da bana söylenip duruyordu.. Diğer çocukları öyle görünce eyvaaah demiştim zaten. Sonra öğretmeni geldi durumu anlattı.. Evet yine bir iletişim problemi yaşamıştık..Ben öğretmene ben sizin mayo istediğinizi anlamadım deyince "aa evet doğru kelime bu " dedi.. Evet doğru kelime mayoydu ve o bu kelimeyi kullanmamıştı.. Neyse Elvinin elbisesi çıkarıp son su oyununa yetiştirdim :)) Sonra da Fransada gittiğimiz alışveriş merkezinin dışındaki fıskiyeye girip günün acısını çıkardı :)))
Son gün çok kötüydü... Daha Elvin'i almak için bahçeye girer girmez gözlerim dolmaya başladı.. Sonra sınıfa çıktık Bianca'yla vedalaşmaya.. Bianca Elvin'e sarılıp ağladı,ben Bianca'ya sarıldım ağladım, sonra Elvin bahçeye inip Jasmin'le vedaşlaştı Jasmin ağladı,o arada yukarıya Melina'nın annesi geldi onla sarılıp ağlaştık.. Kısacası ağladık da ağladık.... Bianca lütfen geri gel dedi Elvin'e..Çünkü buraya dönüp dönmemizin Elvin'in kendini nasıl hissettiğiyle alakalı olduğunu biliyordu..
Ertesi gün tam market alışverişine çıkıyorduk arabaya bindik ki kapının önünde bisikletle Helina'yı gördüm.Hemen durduk ve indim arabadan. Elvin'e bir hediye almış ve hoşça kal demek istemiş :(( Ne kadar ince bir davranış :( Sonra bana sarıldı ve lütfen geri dönün dedi.. Burası Elvin'in eğitimi ve geleceği için çok daha iyi ve burda GÜVENDESİNİZ.. İşte bu son cümle beni bitirdi.. Başladım yine sarılıp ağlamaya.. Ülkemden binlerce km ötede daha bir kaç önce tanıştığım biri beni kendi ülkemden korumaya çalışıyordu.. Ne ara bu hale gelmiştik biz.. Diyecek hiç birsey bulamadım.. Sadece en yakınımdaki insanların beni umursamadığı buaralar birinin bizim için endişeleniyor olması mutlu etti beni.. Tabi sadece mutluluk değildi hissettiğim; hüzün,özlem,acı,sitem... Hepsini aynı anda yaşadım..
Evet kimse benim kardeşten ötem olmadı belki ama,kardeşten daha çok düşünen arkadaşlar edinebilmiş olmanın sevincini yaşadım...
Canım arkadaşım... bu sabah haberleri izlerken içimden geçen şuydu: "kesinlikle Almanya'da kalmalılar ve Elvin kesinlikle orada büyümeli! Dün de söylemiştim fikrimin bu yönde olduğunu. Almanyanın avantajları kesinlikle çoktur, ötesi güvenlik... Terörün artık bütün dünyanın sorunu olduğu bir gerçek ne zaman nerede kendini göstereceği belli olmuyor ama maalesef bizim güzel, çileleli memleketimizde her gün daha da feci boyutlarda kendini gösteriyor. Benim gibi memleketine saplantılı düşkün biri söylüyor sana bunu... kalabildiğiniz kadar kalın. Buluşup özlem gidermek için fırsat yaratmak olsun derdimiz, hallederiz ��
YanıtlaSilCanım benim.. Özleme rağmen bize orda kalmamızı söyleyen tüm sevdiklerimizin bizi gerçekten sevdikleri için bunları söylediklerini biliyorum. Keşke durumlar böyle olmasa ve biz böyle kararlar verme durumunda kalmasak... Ama biliyorum kı Gönüller bir oldukça mesafeler sadece ayrıntı... Seviliyorsun Canım ��
YanıtlaSilAynen öyle seneye sizi Bodrum'da ağırlamak için sabırsızlanıyorum mesela ben ;)
YanıtlaSil